Seninle sarışın bir oğlumuz olabilir
Görenlerin yolda durdurup sevdiği
Ben kararsız, biraz uykusuz ve öfkeli.
Ayaklarına minik converseler giydiririz
Kırmızı renkli.
Hafta sonları alıp gezdirirsin mesela
Ben evde ağlarken
Kaybolan o küçük kıza.
Ağzına iki kaşık calpol sokuşturup
Sokuşturup onu peluş bir kabanın içine
Sokuşturup kreşin kapısından
Sokuşturup, o birbirimizin ağzını yutarcasına seninle,
Ah öpüşlerimiz, çok eski.
Sokuşturup “Anne, anne, anne bak, anne!”
Yanakları senin gibi al al olur belki.
Annen onu, seni hiç sevemediği gibi,
Uçsuz bucaksız sever.
Annen onu bana rağmen
– Gelin öğlenleri uyutmayın diyor.
Halbuki annen de çocuk büyüttü
İçi kanayarak ama kanayan yerlerini unutmayı tercih eder.
– Gelin şekerin hiçbir türlüsünü yemesin diyor.
Ağzına çikolataları doldururken.
Seninle sarışın bir oğlumuz olabilir
Ve bulabiliriz kendimizi simsiyah bir odada,
Bu dev boşluğun ortasında durabiliriz.
Sadece iki şey var orada:
Anne, baba.
