cumartesi hakikat kırtasiyedeydim
medine kuruyemişin oralarda
city of cağaloğlu
ayasofya’nın oralar
sanal canlılarla.
yeni istanbul’un cümle alem
süt şişelerini ve baharatları
konaklardaki cinleri
erguvan ve tozları
metro inşaatını kentsel dönüşüm canavarını
toplantı ve gizli geçitlerini
porselen kavanozlara doldurduk.
onları nijerya trenlerine
gece kalkan kayıklara yükledik.
mühür, mum yağı, içerisinde karekod olan şişelerle
taşıyıcının gözleri mil çekilmiş
rum gözleriydi.
sahilde bizi uğurlayan
meşaleler arasında.
*
yeni İstanbul cehennemsin
geceleri yanan
istasyonlarında zombileri taşırken.
eskisi cennet miydi, huzur romanındaki
küçük muska ve azizlerini
kredi ve faizlere
konstantin’in altınları erirken.
fatih – harbiye geride kaldı, uf oldu
yeşil para sabancı parasıyla yıkanırken
yangınlar onurluydu başka yerlere sıçrardı
kundaklanan konaklar ağlarken.
ritim de kargaşanın ritmi.
martılardan kargalara güvercinlerden sokak itlerine
şiirden rap’e, playlist’e.
yenisi artık eskisiyle anlaşılamayan
yenisi, sevmemiz gereken fâcire-i dehr
örtün istediğin kadar Netflix jelatiniyle
ne zaman terk edeceğimizi bekleyen üvey anne
terk ettin çoktan, pandemi maskesi,
deprem ne zaman gelecek,
seçimleri kim kazanacak hoparlörüyle.
*
suriyeli bir poker kağıdını
gizlice yaktım altgeçidin orda.
lego parçalarıyla Eve Dönmek İstiyorum yazdı
evini hiç görmeyen kız.
elif be ve cimle ha
bunlar krakerden çıkan balıklara benziyomuş
tenekeye odunları harladı
gölgeler BMW jantlarıyla yıkanırken.
bütün güneş saatleri durduğunda
gece istanbul’un balıkları gözlerini yakar
belki hazineler için gelinir haliç’e.
aksaray’da otobüsler senegal diye havlar
köşeyi döndüğünde karşına aniden çıkan.
pasaportuna cennetin girişine kadar el konulan
iyilik yapma acentesi, rastalı azize
mezuniyet, university of yürüyosun beş metre control polis:
bizde çok altın fransa hep çok yiyo, sadece ekmek parası takılıyoruz
full kavga yaptık, güzel yabancı olsun
kötü yapanlar göndersinler. ben kaç kişi bakıyo biliyosun?
bu saatlerle 7 kişi ekmek yiyo. abi ne yaptı ben?
ben suriye değil ki, anliyosun saat satiyoz kimseye ne karıştık karıştık mı?
istanbul geldik yıllar olmuş ben istiyor dönmek işte
bakalim ya, sen müslüman?
ama işte bırakmadilar kontrol kontrol, pasaport pasaport
olmayanlar gitti, polis, bakalim, zor ya.
kabilesi ateşe verildiğinde
tek başına kuyuda saklanan
söylentiye göre kuyulara ay çarpınca
ışıkla karnını doyuran.
işgalde senegalliler istanbul’da
onların çocuklarıymış
gece ışıklarıyla beslenen.
merkezleri londra’da toprağın altında
ceset ve insan kemikleri yiyen.
aksaray işte onların gölgelerinin çarptığı yer
zincir, kolye, bileklik, pantolon
hepsinin ruhlarının full kavga.
zencinin biri eline megafon aldı
banliyö full kavga.
ruhlarının çıkardığı seslerdi
rap sesleri düşük kot
kıvılcımın biri kendini geceye attı
neon bir parti sırasında
bütün Senegal pasaportların ışıkları
sönerken polis kontrol
adi parfümler orijinlere koku sıkarken
ışıktoplarını avuçlarına dolduran
kontrol noktasındaki cihazlar
merhaba ve size de iyi eğlenceler.
*
bu nası cosmopolites abi
sarı sarı isveçler finler denmarklar
nerdeler hangi trenden inecekler
hangi internet kafede
bana mubi şifresini verecek
interneyşınıl languiç’in berbat müşterisi bana.
yılda beş on gün takıldığınız
ottoman lokum, macun, süleymaniye
her gün binseydin keşke metro
çekmece’den kadıköy full kavga.
yine de cehennemin dış katmanındayız
bakma sen örtün mörtün
her gün dayak yine evdeyiz
ışıkla beslenen ışık böcekleri.
altgeçit çarşı beşiktaş meydan
nevizâde doğancılar çiçekçi
dar sokaklara gece düşen ateş
sokak satıcılarının adaletini arzulayan
pasaportlarında gizli senegal damgalarıyla.
*
sen hangi hikayedeydin
bizans’ın kızları isim değiştirmiş
ayşe fatma olmuş pasaportları
inandığı dini inşaat dinine bozdurup
asansörlerde kalmışlar korkulular
sör İkbal’in katına çıkan asansör
mercedes mercedes olmuş olaylar
istiklal marşı okuyolarmış
gece zifir olduğunda
kısık sesle.
senin için önerilen:
gambia senegal nijerya pasaportlara
dikkatle bakman.
gece, güneşin adaleti çıktığında.
