yaşadığım o yerde herkes
doğuştan yüzücüydü
huyunu bilmeyeni boğan
hayvanımızla gururlanır
bir buldog bir maltese terrier’ı
parçalamış gibi
hayatın dışına çarpanı seyrederdik
yabancısı mı o buraların
cebimde bin yıllık taşları,
aklımda kendimi kurtarmayı taşırdım
çivi batırırdım siyah kemerlere
pantolon paçası atlas sayfası
kâğıt bükerdim uçak yapardım
çatal tırnaklılarla kulplu et kancasıyla
daha sıradan biri daha unutulabilir
biri en güzel çağında
gene soğuk sulara karışırdı
akşam karşılaşması sanki yaz rüzgârıydı
ve, bu günlerde, caz dinliyorum
zamanı örtmek için başlamanın
hayali adını sayıkladım az önce
bir buldog bir maltese terrier’la
karşılaşmamış gibi
umudun doğaçlamasına nasıl başlanır
yabancısı mıyım ben o yerin
ya nereye boşalttım ceplerimdeki taşları,
belki bin yıllık.
