Yirmi bin adımda
Gökyüzünü, ayın yarısını ve yıldızları seyrettik
Sen yokken üşümüştüm
Unuturum diye kokunu
Mührüne bastım aşkın baş parmağını
İnancımı diri tuttum sana dair
Karanlığa kızmayı bıraktım
Sığınakta mum yakıyorum artık
Elimi ayağımı çektiğimde her şeyden,
Beni her üzdüğünde kaçtığım
Herkesin saklı kalmak isteyeceği bir sığınak
Yalnızlık köşem
Kendime uzak düştüğümde
Arka bahçemin misafirleri olur
Çiçekli sofra bezinde yemek yerler
Biri kulak kesilir sessizliğime, diğeri kahve içmeye çağırır
Kanyonları gezerim, uğurlarım yalnızlığı
Kediler sevgiyle düşer göğsüme, çay demlerim
Büyülü sesleri dinlerim, iyileşir yaralar, bereler
Parmağımdaki kıymığın inadı
Koşan ceylanların omuzlarında yük
Harflerin vuruş sesleri, yirmi bin
Arkandan dönüp baktım
Güzel uğurla
Ellerimi kesip sana bıraktım.
