tarih acaba kitaplara basılan kütüphane damgaları mı
yoksa yüzümü bıraktığın kaldırımda mı kaldı her şey
yani bu bunak adamların zırvalayıp durduğu
herkesin kendi büyük trajedisi olabilir mi
o gün sen sekizbuçuk liraya düşürdüğümüz kuzey defterleri’ni
nasıl çevirdin elinde
gümüş, biçimli yüzgeçinde
işte aranmadan bulunanın tatlılığı
sen ona dokunmuştun

bizden bahsederler önümüzden yürümüş herkesten
en çok ikimizden
aşklar da kaldırılıyor mu merdivenle
sırtlarına bakınca merak uyandıranları da var mı
bu soruları ray döşenemeyen her yerle
her zeminle beraber
o sarışının kırk beliğinden sonuncusuna sakladılar

hata mı yaptım durdurdum söyledim bildiğim tüm sırları
başta türk dünyasının bana bakan tarafını
ağzında gevelediğin kanım
hani küçük diline kadar gidip dönen
o çaktı işte ovamızın en kuvvetli yangınını

dök beni denize padişah şaşkınlıktan kalp krizi geçirsin
izin alınır söz verilir ya da hangisiydi
karıştırıyorum
hapse mi düşmek istiyorum sevdiğim oğlanı dövmek mi istiyorum
bunlar aramızdan sızdı sıyrıldı koparıldı
o zaman karşılıklı değil
yan yanaydık çünkü, hatta bir
dök beni denize
suyu beyaz edip gözlerini oyayım onların

of güzelim bir yazı bir yazı daha getirdim sana
çağrılmadan, belki bu sefer kal dersin
sevdiğin şarkılardan en kısasını, yavru kedilerin siyahını
kağıda basılmış kare bir fotoğrafı aldım
porselen demlikte kekik beklettim
yaralarımın kabuğunu hiç ayırmadım
kal de

son yayımlananlar