Yaşamın uzunluğu boğdu beni
çocukça hayallerin başlangıcından
akşam ezanı öncesi
acılı belki, belki acıklı
Ev ödevleriyle çevrili etrafım
tellerindeki jiletlerin defterlerimi tırmaladığı
çocukça hayallerimin başlangıcında
dayımın ağzıma sigara tutuşturması gibi
Annemin şefkatli tokatlarına döküyorum külünü
ağzımdan kan geliyor belki, belki kan çanağı gözlerim ağlamaktan
kırmızı gece lambası başımda bir yanıp bir sönerken
rüyalarda yaşıyorum çocukça hayalleri
Yaşamın uzunluğu boğdu beni
çocukça hayallerin ortasında
Önce yakamdan tutup sonra sırtından attı beni
akranım olan zorbalar
saçına renkli toka takan havalı kızlar
bazılarının yüzünde tırnak izleri var belki, belki bazıları tırnaklarını yedi
Çevremi saran ödevlerden kurtuluşum olmadı
ev ödevleri eşittir Allah kelamı
iki eşittir dört
huzur eşittir mahallenin kuytu köşeleri
Kurtardık mahallenin kızlarını büyük abilerden
sonra bizi kurtardılar mahallenin serserilerinden
büyük abilerin evlerinde rock çalarken
25 kuruş depozito peşinde koştuk
çocukluk hayallerinden arta kalan zamanlarda
annemin şefkatli tokatlarından kurtulamazken
Yaşamın uzunluğu boğdu beni
çocukluk hayallerinin sonuna doğru
Kirli bir yatak ve damar yolları
yollar uzun ama damar yolları kalın
kollarım delik deşik
annemin şefkatli tokatları arasında
gecenin siluetlerinin yansıdığı odamda
hemşirelerin gece antibiyotiğini takmasına beş kala
beş eşittir uykusuzluk
bir eşittir kanser
dört eşittir ölüm
Yaşamın uzunluğundan çekip çıkardılar beni
ölümün kısalığına hapsettiler
Ne çok özlem birikti ev ödevlerinin dikenlerine
Ne çok özlem birikti çocukluk hayallerine
Ne çok kızardı yüzüm annemin şefkatli tokatlarından
Üç eşittir taş
taş eşittir tümör
tümör eşittir taş
terasından gecenin sessizliği sızan huzurumuza
annemin şefkatli tokatlarından uzakta
serin uykularda
çocukluk hayallerinin kucağında
taş eşittir sen
sen eşittir evimiz
