Sanırım ben 19 yaşımda
Bir gölden atomun apokaliptik çağına girdim
Bunu anlatmak çayırlık kadar güç
Eksik kalacağını bilsem de denemeliyim
Bir de çok zaman geçti, üç saniye kadar

Şiir içime kesik kesik damlamaya başladığında
Metalografi dersini ekmiş ormana gelmiştim
Çiçeklerle kaplı bir çayırlıkta, düzensiz bir kırda
Çayırlığın ortasında bir granit kayada
Yağmurun altında oturuyor, aşağıya ve yukarıya bakıyor
Dünya’daki yerimde atomların hain dizilişini düşünüyordum
Güneş tepemden düştü düşecekti suya

Saçma sapan konuşan, tuhaf hareketler yapan, sarhoş ve dalgalı
Abuzambak otlarının arasında, mor şapkalı papağan çiçekleriyle
Örtenek gibi eflatun beyaz aspidistralar arasında
Kırmızı beyaz minicik damlalık lotalar vardı
Ashkhen ve Kataigída komşularımızdı
Kadının bulutsuz gök mavisi, adamın siyah elmas gözleri vardı
Gelincik balıklarıyla çakal erikli yahni yaparlardı

Ay tepeme yaklaşıp bakışım uzayınca
Bahar aniden kayboldu, güz çıkageldi
Ayaklarımı sarkıttığım çayırlık berrak bir göle döndü
Dibi görünüyordu, içinde ben de vardım
Süt kadar çıplak, yüzüyordum sapsarı bir lotanın yanında

Daha önce de söylemiştim:

ben önce iki kişiydim
kırıldım tek kişi oldum
ama hep üç kişiydim
hiç değilse iki kişiydim

Lotaları çok sevdim, onlar da beni sevdi
Hemen kaynaştık, arkadaş olduk
Tüs dedikleri camsı bir yosunla besleniyor
Dibine çişlerini yapıyorlardı
Onlara yahni olmamayı öğrettim
Onlar bana bir şey öğretemediler, sadece gösterdiler

Bir gün, dibine çişimi ve su içer gibi yaparken
Çamura gömülü hiç eksilmeyen Tüs’ün kristal kafesini gördüm
On beşinciydi yuvası
Suyun ve beyazın tonlarında göz alıcı
Öpülesi, mucizevi
Çok heyecanlandım, üç koca kök Tüs yedim
Lotalar çılgınca alkışladı beni

Sonra ektiğim derste öğrendiklerim aklıma geldi
Bu genişlik balıkgözlerin hayalkeşi yüzündendi
Bir sokağın, bir mahallenin, bir şehrin fazlasıydım
Tüs amorftu, fırında balıktı, tavlanması gereken kalıntı enerjim

Gölden ayrılırken kış gelmiş, her şey değişmişti
Okula mecburen bir sömestr ara verdim
Sonra, uykunun henüz keşfedilmediği bir gün
Masalın beni hayatın ve insanın güzelliğine inandırdığı gün
Fotoğraflarım, 5000 Kelvin ışığım, el değmemiş zamanım oldu
Yeni parmaklarım, yeni sevgililerim, yeni bir kaderim oldu

İçime rüzgâr girdi, içimden fırtına çıktı

Ashkhen ve Kataigída çocukken komşularımızdı
Gelincik balıklarıyla çakal erikli yahni yaparlardı
Bıraksalar eminim Lota vulgaris profesörü olurdum
İyi ki bırakmadılar, böylece gönlümce, serbest yüzebildim


*Tüs

son yayımlananlar