çamları ve gölgeleri hatırlıyorum
çehremde ozanlaşan uykusuzluğa denk
ne mi koşmalı
bütün dallarım bungun bitap
kırılmaya kendiliğine
bir kendilik ki günahtır gövdesi
metropol aslanlarını kızdırır
koşuda kaybedilecek ne var
neyi koşmalı
gri daha dişlidir devlet huzurunda
benimse çolaktır dallarım
çollak çollak sarkan inada
çocukken de bir koşuda
dere otlarının tadına sus demiştim
pirinç ve ciğer parçası ağzımda
sus içerken bulutsu
ürkütüyor kızın biri ötemde
kasabba yaşanınca haziran da olur
toprak mıdır sanki sıyırdığı eteği
dere otları suss
oburluğun âlemi yok!
şark, azınlıktır diyeceğim
kulunuzu kayser sürükletir ölüsüyle kasabbada
otuz metre koşusu muydu himmet
bulutsu bulutsu kırılan dalların
böyle himmet şol cinnette bir dal sigara
kibriti çakmaya parmak aramam
şiir, azınlıktır diyeceğim
eteği toprak toprak büyürse kızın biri
şairi sürükler mağripte
patronunu hem panzerleri sever
ezber besler çam gölgelerinde suss
koşuda kaybedeceği eteğidir nihayetinde
kalemi oynatmaya parmak aramam
