tembihledim sesleri yaklaşmasınlar sana diye
eviçlerinde yeni evler kurulamayacağına inandırıldık
bak burası odan dediler. eksildik
burası da ev. hiç
düştüğün ve içindeki çemberin başlangıcı burası dediler
inandırıldık bakmaklara. eksildik
bakmaklarda vardık sadece. var olduk
duvarı yıkıp balkonlarımızı kaçışa kattık
en yakınıydı kaçışa balkonlarımız
inandırıldık yine ihtimallere. evet
baba diye her seferinde ünlediğimiz/
bir geçmiş lekesi olan ve olduran/
elimizi attığımız her taşın altından türeyen neydi:
cevap iki dize üste ilk sözcükte
en yakışmayanı atmalı evden mesela
baba olsa bu hiç fena olmaz
zaten yakışmıyor çoğunlukla hiçbir yere
figür falan anlatamazlar bize
zigon sehpanın bile bir ağırlığı var
tembihledim sesleri yaklaşmasınlar sana diye
klaksonlara sözüm geçmedi. sözüm geçmedi:
kalbindeki ağırlığın boşluğa düşerken çıkardığı sese
tembihlemiştim sesleri. özür dilerim
bağırışlar. ipi koparılan yakınlıklar. o en sondaki uzaklaşmak
baştaki yakınlık sondaki uzaklık yani
yakındır diye inandırdıkları her şey
yeni bir şey olsun diye inandırdıkları her şey
bekle dedikleri. mecbur bıraktıkları
evet. her şey
boynumuzun kıldan ince yapısına yeni yeni kentler kurdular
sonra dağıttılar bir bir parçaladılar
böldüler. parçaladılar. sonrası malum
uzattım içini sana boşlukların. sana ulaştırdım yani her şeyi
tembihlediğim tüm sesler karıştı birbirine
eviçlerine evler. bakmaklara yeni bakmaklar kurduk
