Sardık onu keten bir beze, beledik
dünyaya geldiğine iyice inansın diye
göğsüne darlık verdik.
Bir cumartesi günü ikinci kez doğduğunda
çok ıkındı ve canı çok sıkkındı
sık bir şekilde nefes alıp verişi
duyuldu, bundan çok utandı
dünyaya gelmiş olduğuna inansınlar diye
kokmayı bıraktı.
Aldığı nefesi cömertçe, hep dağıttı
tüm gücünü topladı yaradık
bazı yumruklarını sıktı,
bazı dişleri gıcır
dedi ki tüm oluşuyla öylece kalıp
durmak en çok bir dünyalıya yaraşır
Sardık onu keten bir beze
üstüne bol kürek toprak attık
daraldığı için göğsü
öptük bunalmış yerlerinden
ona bol anlam kattık
serpildi ve yine öylece durdu duvar gibi
bir şeyler olmadığını sandı
ona yepyeni nefesler verdik
çırpınmadığı için sarstık onu
küfür ettik, tükürdük
geldiğine inansın diye dünyaya
bütün doğru şeyleri hep yanlış anladı.
Onunla yürüdük hep
aynalara falan birlikte baktık.
