sto pa kai sto ksanaleo
sto gialo min katebeis
ki o gialos kanei fourtouna
kai se parei kai diaveis

haberini önce inkârla karşıladık biz buralarda 
uzun uzun tozla dumanla karşıladık 
kuru getirileri oldu bazı yılların, koca duvarları 
sırtımdaki duraklar yetmedi dünyayı durdurmaya
dünya dediğin imkan ve inkâr arasında 
haberler büyüdükçe küçüldü sırtımı yoklayan uzun ısrar, bak 

dönüp duran şu çarpıntı hissi büyüdü 
büyüdü kafamdaki çıplak derinin hacmi 
biraz daha uzatırım sandıklarım seyreldi 
uzatarak muhafaza edemedim hiçbir şeyi 

insanların ölmeyişine alışmak var dünyada

inkâr ettiği her şeyi yok edeceğini sandı insan 
uzun ve koyu renkli olmayı marifet saydı dünya
sendikalar dünya kurtarır sandı baba
dualar dünya kurtarır sandı anne

ama hiçbiri diğerine verecekli değil burada
bak, bir nehre uzanır gibi uzatıyoruz 
zannettiğin nasılsa öyle kalsın dünya

bir törene koşar gibi yapıyorum yine 
yine benzer bir uğultu yokluyor beni
ama aynı ucuzlukla uyunuyor akşamları burada
uçağın piste her değişini mucizeden saydığımız ucuzlukta
asansörde kalmayışı, merdivene yığılmayışı 
burun deldirmeyi, deriyi dövdürmeyi
durduk yere ölmemeyi mucizeden saydığımız ucuzlukta
sıraladığımız şeylerin devrilmesine benziyor çoğu ihtimali dünyanın 

nehrin inkâr ettiği dalga var, 
ışıkları söndürmek, kapılardan girmek
marteniçkayı çıkarmanın bileği ne kadar üzdüğünü bilmek var 
yere ekmek atmak günahını kuşları beslerken sildirmek var
bunca helâkı kuşlar yaptı sanmak var
kuşlarla anlamak var yaşamın gürültülü uzun ısrarını 
çünkü insan dediğine yasaktır yirmilerinde ölüm
şimdi ya nehirleri taşıran şu inancı al üstümden  
ya da rüyana gel 
insanda inattan büyük bir tanrı yok*

(*son bölümdeki italik dizeler, birhan keskin’in “denk beygiri” şiirinden alınmıştır.)

son yayımlananlar