“dikenli güller sevilir, dikil başımda, diril’’

nedir arapçada bal nedir ağaçtan ayrılıp köklenen fidan
etim yok seni özlüyorum, siyah kilitlere avuçlarını mı bastın
nostalji ve pejmürde istanbul sana daha nasıl yalın ayak 
bir akşam seni düşüneyim diye beşiktaş’a his koyuyor
nedir arapçada insancık iyileştiren şifadan gelen bal
dudak kenarını saklama hastalığı, çene beliren gamzesi
maviyi esaretinden kurtaran geminin can yastığı
göğsümden bir ok hayat ağaçlarına seni gösterdi

saklanıyorsun solar yapıdan oysa gözeneklerin açık
lotus! her tohuma tehlikeler vadediyoruz bildiğimiz bu
o yüzden yanacaksa yansın evimde misafir balçık
kim çıkmış anlam mahallesinden göğsüne bir taş takıp
ne güzel gülmüşsün bana, ne güzel gülmüşsün
kokusundan tutuşunca bahçesine kadar kovalanmış
bana anlamsız bir et bırak çok teşekkür ederim
bilsem körpelik yolundan ölü yılanlar savurup dönerdim 

ağaçtan ayrılıp köklenen fidan, insanı insan eden bal
siyah örtülere baş mı koydun, kim ispikledi beni cürmümden
yanlış olan hiçbir şey yok hafızasız tapınaklar hariç 
ağzımı ketenpereye getirdiler, oysa ben adresimi bilirim
sokakta bütün sefiller bana selam vermek için sıraya dizilir
etim yok seni özlüyorum, nerede benim balyozum lirik romantikçekiç
yıkılması mümkün değil bir sütun var bedenimde kayalara dikili
dikenler ne güzel anlamsız kalırken yüzümde bir çentik

bütün yanlış kararlarımı nefes alırken vermişimdir 
saygılarımla bu perdeyi boğmak gücüm işim
ne güzel gülmüştün bana bu yabaniyi yuvasında evcilleştirip
inandıramadım kendime neslinin tükendiğine yaylım ateşlerimin
teşekkür ederim içimden moğol bandoları gibi geçişine
yerdeniz müzikholünde ışıkları hâlâ yanıyorsa taksim’in
hiçbir uç kara tanımayacaktır beni, bu biraz sayende
çünkü ben de bir zamanlar buzdan bir kesiktim atlaslara
asfaltına yabancı kirpi kaldım bıçakların gerçek sahibine
dostlarımın sofralarında solucan delikleri ve tüneller aradım
bütün annelere sordum beni tanıyor musunuz diye 

ağaçtan ayrılıp köklenen bal, mahluku insan eden fidan
etim yok seni özlüyorum, nedir arapçada kapıda dururken
paradiste hiç inancı kalmasa da oyuklarına damla bekleyen
körpelik yolundan kurtçukları savurup dönerdim bir bilsem
hedefine divane hiçbir yiv ne barut kabul eder ne sürükler
bir akşam kendini sudan felaketlerden geçirir sadece
olur sonunda hem kendinden hem cisminden
siyah sulardan mı tattın, hangi sokakları deşiyor bu perçem
etim yok hiç olmayacak, yerdeniz müzikholü kadar gerçek
kim çıkmış anlam mahallesinden baldan fidandan geçmeden

son yayımlananlar