Sıkça Sorulan Sorular mini soruşturma dizisi 011’de sevgili Enis Akın’ı konuk ediyor.
Grunge varlığını (belki de şimdilik) dijitalde devam ettirdiği için ölçüm yapmak avantajlarına sahip oluyoruz. SSS dizisine ilgi gösteren tüm okuyucuya teşekkür ediyoruz.
Natama 38-39’da Enis Akın’ın ‘’Önce Şiir Olmak’’ yazısının ilk paragrafı SSS’nin bu bölümdeki ikinci sorusunun fitilini çakmıştı aslında. Bu sorunun klişeye yaslanan, klişe olan bir yanı elbette var. Çünkü özellikle bizim şiirimizde politik şiir – politik olmayan şiir ayrımı iç içe geçen üç yay ya da çizgiden oluşan bir triquetra gibi yıllardan beridir varlığını sürdürüyor. Ülkemizin geçirdiği sosyo-politik evrim aşamaları da bu ayrımdan doğanı her daim harlı tutuyor.
Enis Akın’a kıymetli cevapları için Grunge olarak teşekkür ediyoruz.
Rıdvan Ardıç
- Ses şiirde bir “sine qua non”, olmazsa olmaz mıdır? Şiirdeki yeri için ne söyleyebiliriz?
Yazıdan önce söz, harflerden önce sesleri vardı. Şiir yazıdan önce ortaya çıkmış bir kültürel eser. Tekrarlanan bir ses, bir ahenk, bir tonalite olmazsa olmaz mıdır? Ama daha önce hangi ses, hangi ahenk? Buna en akıllı yanıt “duruma göre değişir” olsa gerek. Atonal besteler de bir ses içerir neticede. Davut Yücel bu konuda Natama’da bir makale dizisi yaptı. Bu dizinin genel tespiti modern şiirde sesin sürekli kısıldığı, gitgide bir mırıltıya (yazıya?) dönüştüğü yönünde. Kulaktan çok gözü ilgilendirdiği üzerinde duruyor Davut Yücel. Adıyla müsemma son kitabında, “Şiirde Ses” okunması gittikçe zorlaşan bir metnin nasıl olabileceği, neye benzeyebileceği üzerinde düşündü.
Metafizik bir ayrım kötü/iyi şiir, ama bazen bu olmadan düşünmeye devam edemiyoruz. Kötü şiir her satırın şairi için muhtemelen pek derin olan anlamını hafızamıza çakmak adına belirli bir teatrallikle okunur, okunuyor. Özellikle yüksek sesle okunmak üzere yazılan kötü şiirlerin bolluğuna şahit oluyoruz. Ayarında kullanılan bir “ses” iyi şiirde her satırı düşünmemizi gereksizleştirerek şiiri akıcılaştırıyor; bizi bir sonraki satıra güvenle ulaştırıyor, ses varsa her satırı durup düşünmek zorunda kalmıyoruz, anlam arayışını erteleyebiliyoruz. Bu da şiirde kalmayı kolaylaştırıyor.
- Politik şiir yenildi mi? Ya da doğru zamanı mı bekliyor?
Politik şiirin yenildiği gibi bir durum olduğunu düşünmüyorum; her zaman politik bir şiiri savundum, yazdım. Gül Abus’un şiiri apolitik midir? Kadın şairlerin her şiiri otomatik olarak politik, ayrıca Süreyyya Evren, Ali Aydemir, Furkan Çalışkan, İnanç Avadit doğrudan politik saiklerle ellerine alıyorlar kalemleri. Günümüzde dünya olaylarına hiç de yabancı olmayan ve maruz bırakıldığımız narsistik çağa karşı direnen bir şiir yazılıyor.
- Güncel şiirimizde dikkatinizi çeken, “Şiir bu istikamete doğru gidiyor” diyebileceğiniz şiirler ya da şairler var mı?
Var, şiir demokratikleşiyor, içlerinde şu an en güçlüsü ve en genci Tan Babür ve bu arada Grunge Poetry’de yayımlanan her şiiri dikkatle okuyorum haberiniz olsun.
