Döndüm dünyadan yosunlar yakma günüydü
Akşamı salt aralık bıraktım, şiirde geçişleri belir(gin)le(ştir)mek
İçin olsun istedim, sanrıdan defolup gitmek için.
Aşka ulan sirenler, harpler ve diğer şeyler
Dedem yay burcudur, tip bir köy üstünde, 1+1 iktidar
Anlamlı tüyleriyle böylece uzlaştığımdır
Bir kaya sindirim sistemi, capslock deneye deneye
Farklı merdivenleriyle tweetin, pikselli vakanüvistleriyle,
Ehven ve sehven
Eskitiyorum bir gözü bakmak kızlarından başka kimse bilmiyor
Muhammeden resulullah!
Ki bu bir emir kipidir de dünyaya
Aynı zamanda
Tüm üflüyorum
Nefreti
Hızlandırarak
La mevcude illa imge
Şiiri kontrol ede ede
Aşka dinlerin çatalları değerken
“Güzel bir şey olmuyor” diye bir çığlık
Ses iyi bir hafıza gibi, dilara’nın altı milyar kişiden biri olması durumunun üzerine düşüyor
Ses bıçaklarımı çav bella
Sen benim ses bıçaklarımı çav bella!
Ben umut cihetine bir başka yönden çare bulmalıyım
Ben şıkkımı bir kemik bilerek
Dedemi öksürürken şizofreni
Bu benim ellerimin pi saatidir, zamanı partilerken yüklü bir Heideggerci
Siyaseten gecelerime bir uçurum kurmalıyım
Ehven ve sehven ve şerren
Tekyekün aşkayız ilelebet efendim!
Bunu bir şiirde kullanmıştım
“Allah’sız Tiyatro” öyküsünde de.
