Haydan gelip huya giden bad tribin kıdemsiz yolcuları,
Koltuğunuza gömülüp yolculuğunuzu sürdürün.
Unutmayın, yalnız yolundakiler yaşlanır.
[Kalender Kardeşler dinlenme tesisi hoparlörü]

Bu dönemin insanları bana göre değil dersen “cringe” olursun dönemi bu
Gayrinizami harbi sürdürmek zorundasın
Şeker çuvalını sırtla like Che Guevara

Keşke Yalın dinlesem Salsa karıştırsam Keremcem posterine baksam, o 2000’lerin başına dönsem ama ne yazık sadece ileriye gidiyoruz, tünelin ucuna boklu hortum tutmaya
(Natalie Portman kolajlamıştı ablam gazetelerden-dergilerden kese biçe, gördüğüm ilk kolaj oydu, vay canınaydı gerçekten – Grunge’ı da o zaman duydum yine. Yaş 8. Bir moda terimiydi, bu olmamalıydı)

Kandıran olduğum son zaman, uyutan olduğum son
1933 mükemmel bir yıldı, çünkü benim pirom doğdu
O öğretti birçok şeyi bana, kalanını da görmemi diledi (vefatını bildi, çoğu şeyi bildiği gibi)
Gördüm kendi parmaklıklarımı ondan hemen önce hemen sonra, gülsün diye arasına kafamı sokmaya çalıştım parmaklıkların, onu da yapmasam ne yapacaktım
Her yer darmadağın, her yer Grunge Poetry

Ankara’da bu imkanımız da yoktu, dört kez baktım Cebeci Tevkifevi’ndeki darağacına ve orada asılanlar listesine Altındağ Belediyesi’nin her defasında
Backhouse Grunge Pub’a uğradım 15 liraya biramı yudumladım (rock bar oldu sonra, BBP gibi)

Her şeye rağmen şarkılar söyledik, sonrakiler yolundan döndü, döneni vuracak olan döndü ilk 
940’larda da aynı şeyi diyorlardı:
“O zaman da savaş vardı ama en azından onurluydu be abi”
Diyorlardı
“Radyo icat oldu mertlik bozuldu” 
Diyorlardı
“Kayıp kuşak diye bir şey bulacaklar”
Diyorlardı
“40 jandarma vurmuşuz Dinar Türkmenovası’nda”
Diyorlardı
“Şu enigmayı da başımıza bela ettiler”
Diyorlardı 
“Telgrafın teli kopmuş, Allah belasını versin böyle belediyenin” diyorlardı
“Sen ne anlatıyon be abla, gözünü seviym be abi” diyorlardı

Acaba zaman makinesinin makinistine Alan, “Jahrein’i gördüm ve dönüyorum” der miydi, zaman makinesi o zaman hakka hizmet eder miydi
Söyle Cüneyt şimdi, müttefik kim Erdoğanlı yıllar belgeselinde

Taksim’deki ağaçlar kök salmaya devam ediyor
Yaslanıyoruz onlara hala
Altı serin

Bugün DSP Cumhur İttifakı’na katılmış
Ulan Aristotelesçi sol, ulan Milliyetçi Kurultay

Görmeyeli çok değişmiş sol, içindeyken pek görünmez sol, Aybar olsa ne derdi (görünmez sol)
CHP kaldı en sonunda avuçta 
Babam şunu demişti, ben anarko o bilmezken: “Sosyal demokrat olma hep kaybedersin, hep üzülürsün.”
Üzülebilmek için bile sosyal demokrat olmak gerekiyormuş gerçekten 
Bu kadar tatlı bir kurucu ideoloji görmedim ben
Ama rüyamda seni gördüm Özgür, mısır koçanı dişlerimi, pötikareli gömleğimi gördüm
Oyum Ghandi’den yanadır

Sol ol’u kullanma evresini iyi biliyorum
Sağcının sol yumruğunu da, izi kalmadı ama Allah var 
Dahasını oldurtmayanı da kurşunladılar
Sağ zaman zaman daha başıboştu (Allen da yaşarken) Ankara’nın kaldırımları gibi
Ankara’dan öyle geçip gidemez işte kimse, iz bırakamaz ama izlerini taşır bazısı
O kentten yolu geçeni anlarsın

Aydemir Güler “neden sağ yumruk”ta ve “Türkiye İran olur mu”da beni düşündürmüştü
(Sonra iftira fısıldadılar kulağıma savunucuları, iftira aldım ihraç oldum o da ayrı mesele
“Bu başka şiirin konusu”)
Ben de Farsî hocaya Türkiye’nin neden İran olmayacağını anlattım yazıya atıfla
Mutlu olsun ülkemizde istedim
Ghandi de bunu isterdi
Ama pek umurunda değildi Farsî’nin, Besyocuydu ve yevmiyesi çok azdı çünkü
Siyaset nevrotiğin işidir, Besyocular hatırına hazine doluymuş gibi davranır
Besyocular hayatı dosdoğru yaşarlar ya da yanlışı doğru kılarlar
Zaten İran’a döndü sonra hocam, oturum izninin süresi bitmiş, buna çok üzüldüm
O gidince Türkiye de İran’a döndü
Leyla’nın kardeşinin gittiği yer Türkiye’ydi, birlikte göremediler bu kaderi
Nasipse İngilizce’yi iyice öğrenip oradan Kanada’ya geçecekti, diğerleri gibi
Bu hikayeden ben on film çıkarırım Kazablanka’da gösterime sokar, puşimi gözüme bağlar
Çölde dikelirim (dikelir çök)

Yolculuğumu 2x’e alsam sırıtmaz gibi şu günlerde 

Kristalize olduk, her kopanda bir south/north
Tabii olacağız bu onurun savaşı
Adrenalin cumhuriyetine güveniyorum ben
Bugün sağ yanağımın üzerine yatacağım babalar
Sabah ola hayr

Tozlu yollarına düştüm de geldim
Haramiler kesmiş suyun başını

(2006 – Haluk Levent – Babamın mavi Renault’su)

Nisan-Mayıs 2023 – Afyon-İstanbul

son yayımlananlar