“1 dama taşı elde edebilmek için 5 yoz taş feda edilebilir.”
Wikipedia
Görmek
huy inmiş göğün ardında durandan yüzüne
iltihap eti kemirirken gülümseme yayılır, kaşı
gök ile bilenenin ayağı uzadıkça geliyor elime
kaşı ve kanat kendinden huyu, ağlat ve kaşı
göz demeden de anlatılır görmek, demiş aşık
yemeden de doyulur, bitmeden de dağılır şölen
iltihabın yayıldığı etini öpmek istiyorum, çarpık
açlığım sıra sürdüğüm aşkın lekesi akıyor yüzünden
huy gelenden öte varlık inmeye dursun aklı sıra
seni ben dokunduğum yerlerinden tanırım hem
yüzünü sil şimdi ötesinde ne varsa sil yok ağlama
bunlara sorsan aşktan beri bir şey yoktur değil mi?
değil billahi! gördüm, der körleri, leke büyümeden gitmeli.
kaşı ve bağır, ey! ay ayağını çektikçe gelir. Üçüncü yoz taş feda edildi efendim!
İşitmek
domuz gibi böğürüyor, çarpıyor duvara kanatları
saçlarını yolarsın o gülü bir duy da gel bana anlat
kahpenin dölü varmaya görsün, an! yıkmış duvarı
uç şimdi uçabilirsen, sesi kesildi hayvanın, kes at
gül yetiştiricisi derler, yasaklı güller dikmiş bahçeye
sen paşa mısın be herif senin neyine duvarı yıkmak
paslı çivileri söküp dikmek lazım başını kalan izlere
saçını yol, bağla birbirine telleri, kanatları beline tak
leş gibi sesin var, diyor bana, sonra bir gül daha dikiyor
yarı hayvana dönüştürmüş bedenini, haram dememiş,
güllerine güveniyor tabi, kral önce bahçesini yaktırıyor
-sesinin yettiğince anlat olanları, bilsinler beni ne’tmiş
-susmayı bilmiyorsun da hayvana yazık değil mi? sana kim ne yapsın, köpoğlu seni.
annemin kulakları duymazdı, hisleri kuvvetliydi. köyde ne olduğunu ilk o bilirdi. “gül yetiştiricisini kanatlarından asmışlar” dedi.
evet efendim, bu beşinciydi. yoz taş, efendim. evet, feda edildi.
Koku Almak
tavrını gizleyen gölgeler kalktığında ne edeceksin
şiirini taştan çıkaran şair fetişizmini ne edeceksin
aldın kendini götürdün buradan diyelim, şunu sor:
burnunun ucunda biten otu kesmeyip ne edeceksin
hem kim ve nereye hem nasıl ve neden diye sor
birkaç dize yalamadan uyuyamayan sapkınlığı sor
sanatından sual olmaz ya sen sormayıp ne edeceksin
ilk trene atlayıp gitmenin korkunç taraflarını da sor
ninem genç iken öldü, burnuma kötü kokular geliyor.
şiirlerini gömmeye giderken vurdular onu. tek mısrası kaldı ardında:
“etinden başkasın-* -eda** edemezdi günün sonunda”
dördüncü yoz taş feda edildi efendim!
*tahrip olmuş harf. “a” ila “ı” olduğu belirgin. ayırt edilemiyor.
** “veda” yahut “feda” olduğu belirgin. önceki kelime belirlenemediği için değişkenlik gösteriyor.
Diline Değmek
ikinci yoz taşın kendini feda edişidir:
kardır sana çekingen duyunun sivrildiği zerreler
dolamış kendini ağaca büyümeyi bekliyor yavru
dil hafızası temizdir, berrak anar onu öpüşmeler
canavardan korkmam ya savaşın korkunçtur utkusu
ki peri masalı değil, ki prenses desen değil, ki değil
büyümeye dursun yavru, bunun yetişmişi on metre
ki tek derdi sırtına binip tur atmakmış yersen, değil
dilinin orda ne işi vardı da paraladın kendini bunca
yatmadım, diyor yalan, kralın kızı anlatmış her şeyi
kor alevin dağladığı demirle beden dövülmez burada
koparıyor dilini tabii, büyü ilen öğreniyorlar her şeyi
bedensiz duyu bir organa benzemez, konuşmuş dili:
sular içtim, otlar yedim, etinden tattım
daha yüce bir şey için koynunda yattım,
diye söylemiş.
kralın kızıyla hem de, dürzü. canavar da cabası. neyse ki etiyle bir köy doydu. tadı hala damaklardadır.
Doku
kemiksi yapıdan ayrılan deri, yüzeye dokunan uç
söylerler unutmayı, köy meydanı ve yakılan ateş
uzun yalnızlıkların arasına dolan boşluk korkunç
herkes kendinden verir, kendiyle yanar her ateş
ritüel için feda edilen kurbanlar ucubedir öyle mi?
kandan yoktur daha katısı, normal gözünü bürüyor
birinci yoz taşı yerleştirmişler, kibrit ve feda edildi
dişleyerek rahmini yırtıyor ve yeni bir portal açıyor
gökte beliren dama taşı, bütün varlık ona değmeye göçüyor.
efendisi olan herkes ve her şey feda edilebilir, diyip, anlatı bitince kendini asıyor.
-aydınlığın bir yüzü kara
-king kong izlemiş miydin?
-peter Jackson mı?
-seninki benden kara.
