Sallantının getirdiği sonla
döndü devranı hayatımın,
o sonun yeniliği attı destek
düşene tekme klasmanı bazında
Jüpiter sıklet bazı bazı
olanın neticesi getirdi böylece
olmuş olanın götürdüğünü
dev bir sallantı açtı ay sonra
yüzüme çarpıp durmaktan
bari kapansa da çekilsem önünden
diye homurdandığım kapıyı.

Üç günün, yoksa da kimsen, var.
-toplasan üç günü sayılı zaten dünyanın-
Yıkıntıların seni ağırladığı
uğultu ve titremelerin, zonklama
ve bağırışların ve molozların
dahi gümbürtülerin ki
delle lacrime, yani gözyaşlarının
gerek çırpınışların ve de
ilkel bir telaşla ateşin başında
burun deliklerini bürüyen
ıssızlığın fedaisi islerin dumanların
aslında esaslı çaresizliğin
ister uçsuzu kimsesizliğin
hayli travma illa asbestlerin
halbuki yaşayanların velhasıl yağmaların
harbiden dımdızlaklığın
oysa bekleyişlerin buysa yaşananların
keza kenti bir yerinden çıkaramadan turlayışların
meğer esnası çıkıp ahlaksızca
yüzsüzlükle pişkinlik işte adiliğin
tüm bunlar, bihaberlerin ortasında
kimselerle kimseleri işitmeye
yutkunup dişini sıktığın sokaklarda
adını bilsen de kim olduğunu
bilemediğin biri gibi caddeler
battaniyeye sarılı cesetlere
bile imrendiği henüz sarılmamışların
artık donma noktasını gözleyen
enkaz altı sakinleri de.
Bu üç günün,
selamlarken el elde baş başta
gelen geçeni feryatlarınla
olan bitenin sindirilmek üzere
raflara kaldırıldığı henüzlerden.

Var benim itirazım da, sì, è così
yokluğu görmüş biri gibi de var
ekrana her çıktığında
bu meymenetsiz uğursuzlara
hakkıyla söven biri gibi de mevcut
sayınlarından tut saymadıklarımıza
bu kanını vicdanını sülalesini
aslını astarını intiba itibarını
pis sırıtışını müteakip evveliyatını
sattıklarından cukkalarından içre
zedeye çok görülen çadırını
haysiyet sandığı avelliğini
şişleyerek muhtelif yerlerinden tornavidayla
ilmek ilmek, hammer smashed face son ses kulaklıkta
kezzap dolu kazanlardan kepçe kepçe
saraya ikram. Her birini birbirinin gırtlağına verip
o erimiş uzuvlarından varsa
hala eriyip yanmayanına kadar
kalın derilerinden tut
en baba işkencenin ulaşmadığı
ta en ücradaki hücresinin her zerresini…

Ne yargısı ne ölümü keser beni
her günü binlerce işkenceyle geçmedikçe bunların
aynen böyle düşünen biri gibi de
bebeği enkaz altındaki kucağında ölünce
beni kurtarmanıza gerek kalmadı
diye ses kaydına ulaşılan anne gibi
günlerce enkazın üzerinde bir kedi
misali aranıp duran aile fertleri gibi de
yanımızdaki sandalyeye oturup
ağlıyorum, ağlamazsam rahatlayamam
bir sürü çocuk, kadın var
bunlara nasıl bakacam diyen
ne bulursa yağmalayan biri gibi de
o hengamede bize çay kahve getiren
güler yüzüne çok şaşırdığım
arada gözleri dolunca hah şimdi
bu Suriyeli Marva, anlamayanlar için
Türkçesi Merve gibi de
her şeye sıfırdan başlayacak olmanın
her şeyi düzeltmeye çalışacağı gibi.

Hayat bildiği gibi gelince
hiç akıl erilmediyse benimki gibi ona
bildiği gibi geleceğine dair bir gün diyelim
elde herhangi bir veri,
üzerine mercek tutulacak bir emare
laf arasında geçen herhangi
ya da kulak asmadığın bir şey
olur ya da olmaz, beklenmedik veya aşina
her şerde bir hayır var lafınca klişe
ama klişe olduğu kadar gerçek
klişe olduğu kadar olsun be Cliché
gerçek olduğu kadar acı
5,000,000 scoville değerinde bir acı
acıyacak yerlerini bir adaklık gibi
kesmiş olsan da acı.
It’s a sad and beautiful world
lafını Roberto Benigni’den
duyduğumuz saniye çöken hüzne
çeken acı.

Akıl sır erdirmekle alakası olmadığını
ermeyen aklımla bile artık anlayınca hayatın
deprem ettiğinden beri beni yerimden
durmuyorum yerimde, bir yerimsizlik
fazlasıyla bir göt kenara kaykılmışlık söz konusu.
Hem durgun su oksijensizdir
ve oksijensiz su ölü su
işte bu durumda hayat akarsudur
akışta olmayanın kesilir soluğu
oksijensiz kalmamak çıkıp dolanmak
kalmasa da ciğerin havayı soluyup durmak
üşüsen de olurmuş yorulsan da
o üç günden sonra bir üç gün daha
kalınca hiçlikten atılmış
blurlu konum gibi ortada.

Eren aklımla konuşmak söz açıyorum şimdi
ilan diye anons ediyorum bayramlık ağzımı
çökmüş bir belediye binasından:
Ölü sayısı belirtilenden fazladır
ölü sayısının doğruluğu ölenlerin sayısında yatar
şeffaf bir ölü sayısı için ölü sayısının
kıyısından dönmek yeterli
ölü sayısından şimdilik bu kadar.