‘ben iyi adına mesela, iyi bir uyku uyudum mu
ya da o iyi bir uykuda iyi rüyalar görüp te
iyi bir uyanma neticesinde iyi duygularla bezendim mi
ya da var sayılabilecek her hangi bir nitelik
sahiplik iddiasında bulunmadığım hayatımın
olumlu temsili için vasıta olacak
hiç yeşil kazak giyip gökyüzünü izledik mi mesela
aman sen de dört duvar arasında çiçekli bir pencereden
kendini sallandırmak fikri ile ne katabilirsin kendine
ne serzeniş ama değil mi, kafada sekiz beyin
hepsi düşman birbirine
salınım mesela soğuk bir boşlukta tene ızdırap veren
ya da aksi itibariyle nakış usülü bir resim tablodan sırıtıyor
nasıl mıyım, kendimce cevapsız, haddimce belirsiz
bilmiyoruz ki biz kendimizden ne isteriz
sıradan sevdalarla bir reklam filminde karşılaşsa kalbimiz
ruh endüstrisinde hissemiz en pahalıya giderdi
satılmak mı satmak mı ne pazarı zırvalık
geçmişten gelen salvoları savuşturan yalnızlık
etten bir hapishane gözlere çekilen…”
göçebe standart
